1 Ağustos 2012 Çarşamba

KAPILAR

 Kapılar....

Çeşit, çeşit...
Çeliği, ahşabı, camı...
Hepside açılmak için,
Belki bir gelen olur diye,
Artık vardır çoğunda kilit,
Kimisi kolay açılır kimisi zor,
Ama onlar bile açılmak için,

Duvar olurdu hepsi birer,
Yol vermezdi gelenlere,
Açılmak istemeseydi kapılar,
"Ne olursan ol gel" diye,
Dermiydi Mevlana bize,
 ______________________p.efe

Evet kapılarımız var her yerde herkesin birer kapısı var.Çoğuna girmesi zor veya biz girmesini bilemiyoruz. Girme yöntemleri farklı. Hırsızlar bile bizden iyi biliyorlar, anlıyorlar kapıların halinden.
Ama biz kapıları görünce korkuyoruz çekiniyoruz. Belkide ön yargılı yaklaşıyoruz kapılara. Vurmakdan çalmakdan çekinir olmuşuz. Belki bir zili çalsak açılacak kapılar ağzına kadar. İşte bu zildir ki iletişimin anahtarı, kapının anahtarı gibi pratik. Bazen anahtardan bile kolay açar bu kapıları.

Bazense zili, tokmağı, kapının telini göremiyoruz kırıyoruz kapıları, belkide içeridekileri. Bir daha onarılması zor ve ya imkansız bir şekilde. Ama bizim yapımız böyle. Kırmak bir çözüm gibi geliyor dışarıda kalınca.

Ama bazense bize öyle geliyor ki biz dışarıda kalmamışız, onlar içeride kalmış. Biz kendi güzelliklerimizi, imkanlarımızı değerlendirirken düşünmüyoruz onları. Önemsemiyoruz içerdekileri. Terk ediyoruz onları kendilerine sanki cezalandırır gibi. Biz onları düşünmüyoruz onlarda bizi. Düşüncesizlik almış başını...

İşte zamanımızın sorunu bu düşünce fakirliği. Şimdi öyle bir düşünmeliyiz ki kapıları kırmadan nasıl açabiliriz? Hangi yöntemle? Bugün açamadık mı? Yarın bir daha denemeliyiz, bir daha bir daha.. Olmadımı yöntemimizi değiştirmeliyiz. Sonucu sabrederek göreceksiniz. Çünkü açılmayacak kapı yoktur. Ve kapılar açılmak içindir. Bunu içeridekiler de anlayacak :)

0 yorum:

Yorum Gönder